Kinder

Kardeş Kıskançlığı
İki ya da daha çok çocuğun olduğu hemen her evde kardeş kavgaları ve kıskançlık krizleri yaşamın bir parçasıdır. Kardeşler arası eşitliği sağlamak ebeveynler için kurulması en hassas ve sağlanılması en zor dengelerden biridir. Kıskançlık da üzülmek, sevinmek, korkmak gibi bir duygudur ve alışılan, beklenen, ilgi ve sevginin, azalmasına/paylaşılmasına karşı verilen doğal bir tepkidir. Çocuklar kardeşin varlığı ile birlikte anne-babanın sevgisini ve ilgilisini kaybetmekten korkar, rakibine karşı kızgınlık hisseder, sahip olduğu alıştığı düzenin değişmesi karşısında hayal kırıklığı ve umutsuzluk duyguları ile yüzleşir.

Çocuklar niçin kıskanırlar?
Aileye yeni bireyin katılması var olan dengeleri tamamen değiştirir. Özellikle ikinci çocuğun doğumuyla evin ilgi odağı olan ilk ve tek çocuk için işler artık çok farklı olacaktır. Kardeşler arasındaki yaş farkı ne olursa olsun kardeşler birbirlerini kıskanırlar. İlk çocuk her konuda ilk ve tek olmaya alışmıştır. Anne-baba onun dünyalarının merkezine yerleştirmiştir. Oysa kardeşin doğumuyla merkezdeki bu yer sallanmaya başlar. Tabi ki her zaman büyük kardeş küçüğü kıskanmaz, tam tersi durumlarda da oldukça sık karşılaşılır. Özellikle ilk çocuk “ilk göz ağrı” olma avantajına sahiptir. Öncellikle büyük ebeveynler için ilk çocuğun daha özel bir yeri vardır. Ayrıca bazı ailelerde büyük abla ya da ağabey olmak birçok avantaja sahip olmak (akşamları dışarı çıkabilmek, hafta sonu arkadaşlarla sinemaya gitmek vb.) anlamına gelebilir. Bu gibi durumlarda ister istemez kardeşler birbirlerini kıskanırlar.

Kıskançlığın arttıran etkenler?
Kardeş kıskançlığı doğal bir süreç olarak kabul edilse de yaşanılan kıskaçlığın yoğunluğunu ve çocuğun bireysel olarak bu durumdan ne şekilde etkileneceği belirleyen birçok etken vardır. Öncellikle kardeşler arası kıskançlığın şiddetini, çocukların bu kıskançlık duygusu ile nasıl baş edeceğini, bu deneyimden nasıl etkileneceklerini belirleyen en önemli etken ebeveynlerin tutumlarıdır. Kardeşler arası ayrımı bilinçli olarak ya da farkında olmadan pekiştiren tutumlar kıskançlığın yoğunluğunu ve olumsuz etkililerini arttıracaktır. Örneğin kız çocuklarını daha sevimli bulan bir anne, kızına oğluna gösterdiğinden daha fazla ilgi gösterebilir. Bazen de anne-babalar çocukları duygusal olarak paylaşırlar, annesinin kızı, ya da babasının oğlu gibi tanımlamalar çocukların anne-babadan sadece birinin ilgi ve sevgisine sahip olabileceği düşüncesini uyandırır. O zaman kardeş rekabeti daha da yoğunlaşır. Kıskaçlığın yoğunluğunu arttıran bir diğer durumda anne-babanın kardeşlerin birbirlerini kıskanmasından dolayı duydukları endişe ve onlara her durumda eşit davranmakla ilgili hassaslıklarıdır. Anne-baba bu konudaki kaygıları gizli mesajlar olarak çocuk tarafından algılanır “eğer eşit olunması için bu kadar çaba harcanıyorsa o zaman eşit olmayan bir şeyler var demektir”. Her oyuncaktan iki tane alınması umulanın aksine her zaman kıskançlığa engel olmaz. Anne-babaları en zor durumda bırakan konu kardeş kavgalarında nasıl bir çözüm getirecekleridir. Bazen küçük olan korunur, bazen haksız olan araştırılır, bulunur, cezalandırılır, bazen tüm taraflar cezalandırılır, ama sonunda nasıl çözümlenilirse çözümlensin taraflar için hiçbir zaman en adil ve ideal olan çözüm olamaz. Kardeş kavgalarında hâkim rolü üstlenme hem çocukların kendi sorunlarını tek başına çözme becerilerini olumsuz olarak etkiler hem de her tartışma kimin haklı kimin haksız olduğunun araştırılmasına dönüşerek çözümü zorlaştıran bir hal alır. Diğer bir etken ise çocuğun bireysel özellikleridir. Örneğin insanlarla kolay iletişim kuran kardeş diğer kardeşe göre daha çok ilgi görecektir ya da kardeşinden daha başarılı olan çocuk ailenin ilgi odağı konumuna gelebilir. Bu tip farklılıklar ister istemez kardeşler arasındaki rekabeti ve kıskançlığı körükleyecektir.

Kıskançlık belirtileri
Her kardeş birbirini az ya da çok kıskanır ama her çocuğun kıskançlığı gösterme, yaşama ve ifade etme biçimi farklı olabilir.
v Kardeşe duyulan kıskançlık nedeniyle saldırganlık davranışı en sık karşılaşılan tepkilerden biridir. Genelde çocuklar kardeş doğmadan önce bir kardeşleri olmasını çok isterler, ancak doğumda sonra başlarına geleni anladıklarından artık çok geçtir. Birçok çocuk kardeşin doğumuyla birlikte karmaşık duygular yaşarlar. Örneğin, anne-babası bu yeni gelen çocuğu daha mı çok sevecektir, anne babası dışında başka neleri onunla paylaşmak zorunda kalacaktır… Herkes ondan yeni geleni sevmesini, korumasını beklerken çocuk kardeşine karşı kızgınlık hissedebilir. Bu tepkisini de genelde kardeşi sıkarak öpmek, oda da kimse yokken sıkıştırmak gibi davranışlarla ortaya koyar. Bazı durumlarda daha ciddi saldırgan tepkiler ortaya çıkabilir.
v Kıskançlık nedeniyle ortaya çıkan bir diğer davranış ise anne-babanın ilgisini çekmeye çalışmaktır. Çoğu zaman ilgi çekmek için olumsuz davranışlar kullanılır. Evde ya da okulda uyum problemleri yaşanabilir. Kurallara uymamak, büyüklerle inatlaşmak, okuldaki notların düşmesi, okula ya da yuvaya gitmek istememek gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Bu gibi durumlarda çocuğu olumsuz davranışından dolayı cezalandırmak sorunları daha da arttırır. Kardeşin doğumuyla birlikte çocukların gösterdiği bir diğer tepki ise yaşından daha küçük bir çocuğun davranışlarını sergilemeye (gerileme-regresyon) başlamaktır. Gelişimsel olarak daha önceki yaş dönemlerine ait özellikler göstermeye (emekleme, tekrar biberon kullanma, alt ıslatma, bebekçe konuşma) başlayabilirler. Bunların yanı sıra kıskançlık duyguları ile baş etmekte zorlanan çocuk içine kapanma, tırnak yeme, yoğun mutsuzluk hali gibi duygusal sorunlar yaşabilir. Bu tip durumlarda anne-babanın durumu dikkate alması ve çocuğun yaşadığı sorunlarını çözümünde yardımcı olacak şekilde davranması gerekir.

EBEVEYNLERİMİZE ÖNERİLER:
• Çocukların bireysel özelliklerini fark edin, her çocuk birbirinden farklı becerilere sahiptir. Onların bireysel özelliklerinin takdir edilmesi ve desteklenmesi kardeşleri arası rekabetin yıkıcı bir hal almasına engel olacaktır.
• Aile içi paylaşıma ve birliğe önem verin. Anne-baba olarak aile içinde rekabeti pekiştiren bir tutum yerine aile birliğine öncelik veren tutum içerisinde olmak çocukların ilişkilerine olumlu olarak yansır. Sürekli olarak kardeşlerin başarılarını birbirleriyle kıyaslayan anne-baba tutumu (Bak ablan ne kadar çok kitap okuyor, sen neden okumuyorsun?, Kardeşin okulda ne kadar başarılı, sen de daha çok çalışmalısın vb.) aile içi rekabeti arttırır. Aile olmanın, birlikte keyifli zaman geçirmenin (özel günleri birlikte kutlamak gibi) önemini vurgulayın.
• Her kavgaya karışmayın, ama tabi ki fiziksel zarar vermek her durumda öncellikle engel olunması gereken bir durumdur. Ancak kardeşlerin her tartışmasında anne babanın müdahale etmesi hem anne-babayı yorar hem de çocukların sorun çözme becerilerini gelişmesine engel olur. Kardeş kavgasına müdahale etmeniz gereken durumlarda ise sorun çıkarana (örneğin kardeşini vuran çocuğa) ilgi göstermek olumsuz davranışı pekiştirebilir, bunu yerine zarar gören çocukla ilgilenmek, sorunu başlatanı cezalandırmaktan (olumsuz da olsa ilgi göstermekten) daha etkili bir çözüm olabilir.
• Aile kuralları belirleyin. Ev ortamında genel olarak geçerli olan birkaç temel kural belirleyin. Her duruma o anda çözüm üretmeye çalışmaktansa genel düzenlemeler yapmak daha etkin bir yöntemdir. Kurallar, sınırlar, yaptırımlar aile içi düzen için olduğu kadar çocukların davranışlarının sorumluluğunu almaları için de önemlidir.
• Yeni bir bebek aileye katılacağı zaman doğumdan önce çocuğunuzla bu değişim hakkında konuşun, bebeğin odasını hazırlarken onun fikrini sorun, bebek ile ilgili yaşına uygun sorumluk verin, yeni doğan bebek nedeniyle onun ihtiyaçlarını azaldığını düşünmeyin, bir anda sizin gözünüzde büyümüş olsa da anne-babanın ilgisine gereksinimin devam ettiğin hatırlayın. Ağabey ya da abla olmanın ayrıcalığını yaşatın (sen büyüksün o yüzden ilk önce yemek servisine senden başlayacağım gibi). Yaşadığı olumsuz duyguları ifade etmesine yardımcı olun. Konuşulmayan duygular olumsuz davranışlar olarak ortaya çıkacaktır. Mutlaka anne-baba olarak bireysel zaman ayırmaya özen gösterin.
• Evde herkesi etkileyen sorunları ailece çözümlemeye çalışın, çocukları da problem çözme sürecine dâhil edin. Sorunların çözümünde bir araya gelip yaşanılan sorunun tanımlamak, alternatif çözüm yollarını birlikte bulmak ve en ideal olan çözüme karar vererek onu uygulamak çocukların hem kendi sorunlarını çözmelerine yardımcı olur hem de anne-babayı hâkim rollünden kurtarır. Anne-babanın sorun çözme tutumlarında çocuklara model olmaları önemlidir. Çocuklar gerektiğinde özür dilemeyi, fedakârlıkta bulunmayı, uzlaşmayı anne-babadan öğreneceklerdir.
• Kardeşlerin işbirliği kurabileceği dayanışma kurabilecekleri ortamlar yaratın. Örneğin annenin doğum günü için birlikte bir hediye hazırlamak gibi. Böylece kardeşlerin ortak bir amaç için bir arada olmanın keyfini almalarına yardımcı olabilirsiniz.
• Bir kardeşin ön plana çıkacağı durumlarda diğer kardeşi bir kenarda unutmayın. Örneğin, ablanın doğum günü partisinde küçük erkek kardeşin oyalanacağı bir şeyler yaratmak sonrasında yaşanacak tatsızlıkların artmasına engel olabilir.
• Çocuklarınızla hep birlikte olduğunuz zamanlar dışında her birine eşit olarak ayrı ayrı bireysel zaman ayırmaya çalışın. Bu sayede anne-babanın bireysel ilgisini alma şansını vermiş olursunuz.
• Çocuğunuzun duygularını ifade etmesine yardımcı olun, onu dinleyin. Kardeşimden nefret ediyorum dediğinde insan kardeşi hakkında böyle konuşmamalı demek yerine, kardeşinin seni odana izinsiz girmesi canın sıkmış sanırım gibi nötr cevaplar vererek onun yaşadığı duyguları ifade etmesine izin verirseniz iki kardeş arasındaki gerginlik azalacaktır.
• Kardeşlerin birbirleriyle iyi geçindikleri dayanışma ve paylaşım gösterdikleri durumları fark edin, ödüllendirin. Her zaman ilgi gören davranışın tekrarlama olasılığı daha fazladır.